Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..
“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..
27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..
AKP'nin Alevi açılımında önemli rol oynayan Reha Çamuroğlu, AKP döneminde Alevilerin milletten de dışlandığını söyledi.
2007’deki 'Alevi açılımı'nda önemli bir rol üstlenen AKP’nin eski milletvekili Reha Çamuroğlu, hükümetin son dönem politikalarını eleştirdi
» Başbakan Davutoğlu, yeni bir Alevi açılımından söz ediyor. Siz de 2007’de benzer bir sürecin içinde yer aldınız...
O dönem milletvekili seçildiğimde, dönemin Başbakan’ı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a Alevi Açılımı ile ilgili bir sunum yapmıştım. Erdoğan da “Bunu yapalım Reha bey” demişti. Ancak yapılanlar ortada... Şimdiyse Başbakan Davutoğlu ile Alevi Çalıştayı’nın o dönem başındaki isim olan Faruk Çelik, Alevi Açılımı yapmak istiyor. Bu, gelinen noktada hükümetin, Türkiye siyasetini okuyamadığını gösteriyor.
» Peki, ne anlama geliyor?
Hayallerinde bir Alevi yaşattıkları fakat bu Alevi’nin, sokaktakini yansıtmadığı anlamına geliyor bu. Zihinlerindeki Alevi’ye karşı bir çözüm peşinde oldukları da kuşkulu zaten. Yedi yıl içerisinde hiçbir şey olmamış gibi davranarak; “Aleviler aynı Aleviler. Talepler de aynı” demek ve cem evlerinden ya da Alevilere bütçe vermekten bahsetmek; bunların tuhaf bir hayal âleminde olduğunu gösteriyor.
» Yani...
Yani her mahalleye bir cemevi kursanız, her Alevi’ye devletten bütçe verseniz de artık Alevilerin memnuniyetsizliğini değiştiremezsiniz. Çünkü tarih boyunca ümmetten dışlanan Aleviler, son yedi yılda milletten de dışlandılar.
» Nasıl oldu bu?
Gezi olaylarını Alevi isyanı olarak nitelendirdiler. Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük ve Berkin Elvan... Bizim çocuklarımızın öldürülmesi, Alevi maneviyatında çok büyük bir kırılma yarattı. Kahramanmaraş gibi Türkiye’nin en iğrenç katliamına tanık olmuş bir şehirde, ana muhalefet partisi liderini “Bunun mezhebi Alevi” diyerek hedef gösterdiler. 14 yaşında bir çocuğu terörist ilan edip, anne ve babasını meydanlarda yuhalattılar. Sadece Alevi oldukları için insanların kafasını kesen bir terör örgütünün, İstanbul’un orta yerinde güç gösterisi yapmasına ses çıkarmadılar. Cem evi bahçesinde bir Alevi sırtından vuruldu, faili diye ortaya çıkardıkları memurun zırvalamasına karşın olayın üzerine gitmediler. Bunlar, Alevileri hançerle vuran olaylardan sadece birkaçı...
» Yeni/ yeniden bir açılım söylemi size inandırıcı gelmiyor o zaman...
Elbette. Siz, Alevileri ve Türkiye halkını böyle aptal yerine koyarsanız; bu saatten sonra yapacağınız açılım en hafif değimiyle “inandırıcı olmaz.” Alevilerin buna kanması için “süzme salak” olması gerekir.
» Aleviler ne istiyor?
Ben Ak Parti’den milletvekili seçildiğimde, ciddiye almadığım tek eleştiri “Seçim için kullanıldığım” olmuştu. Fakat şimdi bu eleştirinin çok yerinde olduğunu, yeni açılımın da seçim odaklı olduğunu görüyorum. Alevilerin artık yeni istekleri var. Çünkü Aleviler sadece Alevi değil: İşçi, köylü, öğrenci, kadın... Ancak net olarak şunu anlamak gerekiyor; Aleviler statükoyla anlaşamaz, bir araya gelemez. Kolay dizginlenebilir toplumsal bir kesim de değildir. Hareketli, sürekli arayış inancı içerisinde olan insanlardır. Alevilerin solu tercih etmiş olması da buyüzden tesadüf değildir. Aleviler, elbette cem evlerinin ibadethane olması talebinden vazgeçmiş değiller. Fakat demokratik bir yapıya sahip olmayan bu ülkede, cem evlerinin ibadethane olmasının hiçbir fayda sağlamayacağını da biliyorlar. Saddam’ın yasalarına bakınca, Kürtler adeta cennette gibi gözüküyordu. Özerklik vardı, kendi dillerinde eğitim alabiliyorlardı... Kâğıt üzerinde her türlü şey verilir. Ancak Alevilere hakaret ederseniz, zihniyeti değiştirmezseniz bu bir işe yaramaz. Biz, yeni Türkiye’de nereye oturtulduğumuz konusunda cevap almak istiyoruz. Aleviler eğer teritoryal olarak bir bölgede toplanmış olsalardı -Kürtler gibi- bu kadar dışlanmaz, bir ulus olurdu. O yüzden şu soruların cevabını almamız gerekiyor: “Yeni Türkiye’de bize yer var mı”, “Biz neredeyiz.”
» Kürtler, Çözüm Süreci’nin oyalamadan öteye gitmediğini söyledi. Kobani ile birlikte de zaten sona erdiği telaffuz ediliyor. Yeni Alevi açılımı söylemi; sizce başarısız Çözüm Süreci sonrası bir telafi midir?
Bakın, yaşanan bunca olaydan sonra Alevilerin böyle bir açılıma itimat etmesi için “süzme salak” olması gerekir. Dolayısıyla Davutoğlu hükümeti ülkeyi demokratik bir yöne çekmek istiyorsa, ilk önce bütün hukuksuzluklara son vermesi gerekiyor. Yolsuzluğun üzerine gidilmeli, karanlık cinayetler aydınlatılmalı, saldırgan üsluptan vazgeçilmeli ve ülkenin demokratik saygınlığı geri kazandırılmalı. Eğer bunları yapmak için adım atarsa saygıyla karşılarız. Fakat hem bunlar yapılmayacak, hem de açılımdan söz edilecekse: “Taslar ve hamam aynıysa, biz oraya yıkanmaya gitmeyiz.” Bir olay üzerine ciddi yorum yapmak için elle tutulur bir tarafının olması lazım. Fakat ben bu hükümetin ciddi bir tarafını görmüyorum.
ALEVİLERİN AHLAK ANLAYIŞINDA KUPON ARAZİ YOK
» Erdoğan’ın başlattığı, Davutoğlu’nun ise devam ettirdiği “Yeni Türkiye”de Aleviler nerede duruyor? Ahlâklı özgürleşme diye bir kavramdan bahsediyorlar. Bu ahlâk kimin?
Bunun altı neyle doldurulacak? Özgürleşmede ahlâktan bahsetmek bile tuhaf aslında. Hele özne belliyken... Çünkü ahlâktan bahseden Davutoğlu. Ateist, Sünni, Alevi ya da bir Hristiyan’ın ahlâk anlayışının aynı olduğunu kim söyleyebilir ki... Dolayısıyla biz Alevilerin ahlâk anlayışı da farklıdır elbet. Mesela kupon arazilere düşkün değiliz biz. Bunların nerede olduğunu merak bile etmeyiz. Bu tip özgürleşmeden, daha dindar bir toplumdan söz edildiğinde bunu yeni bir tür “İslamcılıktan” farksız görmek mümkün değil. Hatırlarsınız, Ak Parti Genelbaşkan Yardımcısı Yasin Aktay, “Anayasa Mahkemesi, gayrı milli karar almıştır” diye bir açıklama yapmıştı. Ben bu millinin, milletin ne olduğunu anlayamıyorum mesela. Çünkü uzun yıllar, mehter marşlarına kadar girmiş Türk milleti yok artık. Hatta Türkiye milleti diye bir şey de yok.
İSLAMCI SİYASET AKTÖRLERİNİN KİBRİ DEHŞET VERİCİ
» Milletvekili olduğunuzda çok eleştirildiniz. Şimdi o eleştirilerde haklılık payı görüyor musunuz?
Ben Ak Parti’den milletvekili oldu diye pek çok hakarete maruz kalmış bir Aleviyim. Başörtüsü meselesi için “411 el karanlığa kalktı” denildiğinde, havaya kalkan ellerden biriydim. Ancak bugün geldiğimiz noktada İslamcı siyaset aktörlerinin kibri beni dehşete düşürüyor. Ahmet Turan Alkan’ın sorusu çok önemli: “Müslümanlar bundan sonra demokrat olabileceklerini diğer insanlara nasıl inandıracaklar.” Saldırgan dil, kibir, bin odalı saraylar... İhtiyaç oldukça modüler bir şekilde parça parça yapılan Topkapı Sarayı bile Erdoğan’ın sarayından daha sade bir yapı. Türkiye’nin, binlerce ağacı keserek böyle bir saray yapılmasına ne kadar ihtiyacı vardı? Bütün bu sakilliklere bakıldığında, faturanın Müslümanlara kesilmesi kaçınılmaz. Çünkü her şeyi İslam adına yaptı bu hükümet.
ALEVİLER PYD'DEN TARAF OLUR
» Yeni Türkiye’nin yeni medyası...
Kobani meselesinde ne yaşandı: “Bizim için PYD neyse, IŞİD de odur” dediler. PYD, PKK’nın yan koluysa ve sen PKK ile müzakere ediyorsan, o zaman şu soruya da cevap ver: “IŞİD ile müzakere ettiğiniz konular var mı?” Bu arada Alevilerin de taraf olması gerektiğinde, IŞİD’e karşı savaşan laik PYD’den taraf olacağını da söylemek istiyorum. Çünkü oradaki savaş aynı zamanda laik- anti laik savaşıdır. Mesela Danimarkalılar Türkiye’nin IŞİD’e destek olduğunu düşünüyor. Kalkıp orada suikasta karışmış bir adamı gidip serbest bıraktılar. Bunu söyleyen Danimarkalılar. Ben Türküm ve bu ülkede medya yasağı olduğu için benim bu konulardan haberim olmuyor zaten. Her şeyden önce büyüklerimiz, bizim ümmi olmamızı istediği için haberim olmaz zaten. IŞİD desteklenecekse devlet bilir. Devlet bankalarına dünyada yaptırımlar uygulanıyor. Birileri sürekli çıkıp uluslararası ceza mahkemelerinden falan bahsediyor. Bu ne demek yani: Ülkemin ya da ülkemizi yönetenlerin bir kabahati mi var? Yarın benim şahsiyetim, benim pasaportum değer kaybedecek. Yabancı basın her gün Türkiye’nin teröre verdiği desteği tartışırken ben ülkemde bunları okuyamıyorum bile. Bu konulardan biraz bahsetseniz iki tanımla karşılaşıyorsunuz: İhanet ve vatan hainliği. 12 Eylül’de de böyleydi. O zaman bu ülkede ne değişti? Biz 12 Eylül’ün, üzerinden silindir gibi geçtiği kuşaktanız. Çok iyi biliyoruz o dönemde neler yaşandığını. Şimdi ayn şeylerin yaşanmayacağını kim garanti edebilir?
“HÜKÜMET BİR GECEDE İDAM KARARI VERİP İNFAZ ETTİ”
» Peki, Aleviler bu yeni millet kavramının içinde mi?
Öncelikle şunu söylemem gerekiyor: Aleviler Türk’tür, Kürt’tür, sosyalisttir... Pek çok kimliği vardır. Ama bir Alevi için laik olmak, Kürt olmaktan çok daha önemlidir. Bir Alevi’ye Müslüman Kardeşler hırkası giydirmeye kimsenin gücü yetmez. Ben milletvekiliyken dosyalar geliyordu önüme. İşe alınmamalar, ihale verilmemeler, “onlar”, “bunlar” gibi tabirlerle dışlanmalar... Bir başbakan kalkıp, “Yüzde 50’yi evde zor tutuyorum” diyebilir mi? Ya da “HSYK seçimleri istediğimiz gibi sonuçlanmazsa, tanımayız...” O zaman neden seçim yapıyorsunuz? Demek ki genel seçimlerde sonuç Ak Parti aleyhinde çıksa, bunlar kalkıp “Seçimleri tanımıyoruz” da diyecek. Çünkü mantıkta bir farklılık yok. Nasıl olsa polis, jandarma ve ordu ellerinde... Öyle ki, sokağa çıkan insanlara “Misliyle mukabele ederiz” bile dediler. Bu, hükümetin kendini protesto eden insanlara karşı demokratik yollarla karşı koyamayacağı anlamına geliyor. Bunun en büyük örneği Bingöl’de de yaşandı. Katledilen emniyet müdürü ve yardımcısının faillerini -Cezalandırdık diyerek- infaz ettiler bir gece. Yani sen hem yargıçsın, hem savcısın öyle mi? Üstelik Türkiye yasalarında olmayan idam kararı verip sokaklarda, kurşuna dizerek uyguladınız. Çivisi böylesine çıkmış bir ülkede, Alevi açılımından falan bahsetmek: “Minare gölgesi ile davul tozundan farksız.” Bu, Alevileri tanımamak, onları aptal yerine koymaktır.
» Bu milletin bir adı yok mu yani?
Bu soruyu onlara sorsak ne cevap alırız bilmiyorum. Ancak benim kanaatim, Davutoğlu ve Ak Parti’nin çekirdek kadrosunun Müslüman Kardeşler milleti kurma çabası içerisinde olduğu. Örneğin Kürtler... Onlar da artık “Biz bir milletiz” diyorlar. Tabii ki bu onların meşru hakkı... Son dönemdeki siyasi gelişmeler de, onların bu hakkı bileklerinin gücüyle aldığını gösteriyor. Fakat bu aynı zamanda duygusal bir kopuşa da tekabül ediyor. Yani bu coğrafyada Kürtlerle duygusal kopuşun yaşanmasına az kaldı diyebiliriz. Bu arada “Biji Serok Obama/ Yaşasın Önder Obama” sloganından sonra bölgeye çok farklı güçlerin yerleştiğini görmek de güç değil...
TARAF / TUNCA ÖĞRETEN